Passolig Kart, öylesine büyük bir fırtına kopardı ki siyasi partilerin
seçim bildirgelerine bile girdi. Taraftar Kartı uygulaması sürdürülmeli mi,
kaldırılmalı mı? Holiganizme karşı verilen mücadele popülizme kurban mı
ediliyor? Yoksa, paasolig özgürlükleri kısıtlayan anti demokratik bir uygulama
mı?
Futbol, 19. yüzyılın ortalarında
alt kültürün eğlencesi olarak tüm dünyaya yayılmış, 20. yüzyılın ortalarından
itibaren ülkeler arasındaki farklılıkları geriye itmiş, küreselleşen dünyayı
saran ortak bir heyecana dönüşerek kitleleri peşinden sürükleyen popüler bir
eğlence haline gelmiştir. Futbolun insanlar için basit bir oyundan daha
fazlasını ifade etmesinin en büyük nedeni, insanların kalbinde alevlendirdiği
taraftarlık duygusudur.
Taraftarlık, bir takıma karşı
sevgi gösterme, onu destekleme anlamına gelir. Taraftar, futbolun doğasında
varolan takım ruhunun bir parçasıdır; bireysel dünyasında aradığı desteği,
aidiyet ve kimlik edinme ihtiyacını tuttuğu takımda bulur. Tuttuğu takım
başarılı olduğunda güven hisseder, kıvanç duyar, mutluluktan yerinde duramaz;
tuttuğu takım başarısız olduğunda kişisel bir kayıp hisseder, üzülür, yıkılır.
Taraftarlık öylesine görkemli ve öylesine masum bir duygudur ki karşılık beklemeden
duyulan tek sevgi türüdür. Taraftar, tuttuğu takımı hiçbir karşılık beklemeden
sever, ayrılmaz bir parçası olarak görür. Bu özel duygu fanatizm olarak
adlandırılır. Fanatizm, futbolun yaşamasını sağlayan en besleyici kaynak olarak
göze çarpar. Fanatikler, takımlarını yaşamlarının bir parçası olarak görür.
Takımları varsa, onlar da vardır; takımları yoksa onlar da yoktur.
17 Eylül 1967'de Türk Futbolu Holiganizm ile Tanıştı
Fanatizm sosyal yaşamın doğal bir
gerçeği olarak kabul görmekle birlikte, şiddet ve saldırganlık içerdiği
takdirde holiganizm adı verilen son derece tehlikeli bir yapıya bürünür.
Futbolun gelişim gösterdiği yıllardan beri varolan seyirci şiddeti, 20.
yüzyılın başından itibaren Avrupa ve Latin Amerika’da ciddi sayıda yaralanma ve
ölümlere yol açan olaylara neden oldu. Türk futboluna baktığımızda, 1950’li
yılların başına kadar şiddet içeren kayda değer bir olayın meydana gelmediği
görülüyor. 1950’li yılların başında futbolun profesyonelleşmesi ile artan baskı
ve gerilim nedeniyle olsa gerek, seyirciler arasında kavga ve küfürleşme gibi
olaylara rastlanmaya başlandı. 1959 yılında Birinci Lig, 1963 yılında İkinci
Ligin kuruluşuyla şehirler arasındaki rekabet zarar verici düzeylere çıktı. 17
Eylül 1967 tarihinde Kayserispor ile Sivasspor arasında oynanan 2. Lig maçında
gerşekleşen felaket Türk futbolunda bir ilktir.
Kayserispor’un 20. dakikada 1-0
öne geçmesi sonrasında futbolcuların birbirine girmesiyle başlayan olaylar,
Kayserili seyircilerin Sivaslılar’ı taş yağmuruna tutmasıyla çığrından çıktı.
Sivaslılar, kendilerine atılan taşları Kayserililer’e geri atmaya başlayınca,
seyirciler birbirine girdi, stadyumdaki 20.000 taraftar büyük bir felakete
sürüklendi. Otuzsekizi Sivaslı olmak üzere otuzdokuz kişi öldü, bir taraftar
bıçaklanarak yaşamını yitirdi, altıyüzü aşkın taraftar yaralandı. Olayın Sivas’ta
duyulmasıyla kendini kaybeden Sivaslılar, Kayserililer’e ait dükkanları ve
işyerlerini darmadağın ederek yağmaladılar. Ertesi gün Kayserililer,
Sivaslılar’a ait işyerlerini ateşe verdiler. Olay, dönemin başbakanı Süleyman
Demirel’in bizzat müdahalesi sonucunda sona erdi. Kayserispor-Sivasspor maçı,
spor tarihimizin en üzüntü verici olayıdır. O gün holiganizm Türk futbolunun
yakasına yapıştı, bir daha da hiç bırakmadı.
29 Mayıs 1985'de Heysel Faciası Yaşandı
29 Mayıs 1985 tarihinde
Heysel’de, Liverpool ile Juventus arasında oynanan Avrupa Şampiyon Kulüpler
Kupası final maçında yaşanan facia, tüm dünyada holiganizm ile ilgili
farkındalık yaratması açısından son derece kritik bir olaydır. Liverpool’lu
holiganların Juventus taraftarlarına saldırması nedeniyle çıkan karışıklık
sonucunda otuzsekiz İtalyan, bir Belçikalı taraftar yaşamını kaybetti, altıyüz
taraftar yaralandı. İngiliz takımları beş yıl, Liverpool ise altı yıl Avrupa
kupalarından men cezası aldı.
Dünya, holiganizmin boyutlarını
Heysel’in neden olduğu şok ile gördü. Holiganizm nedir, holiganlar kimdir,
insanlar futbol uğruna neden böyle davranırlar gibi sorular çok uzun süre
gündemde kaldı. Kısaca değinmek gerekirse, holiganizmin geçmişi 19. yüzyıla
dayanır. 1898 yılında Daily News gazetesi, maçlarda kavga çıkaran seyircilere
Londra’da yaşayan kavgacı ayyaş İrlandalı Patrick Hooligan’ın adından
esinlenerek “holigan” adı verir. O günden beri futbol teröristlerine holigan
denilmektedir.
Holiganlar ile ilgili birçok
bilimsel inceleme yapılmış ve son derece çarpıcı sonuçlara ulaşılmıştır.
Holiganlar tek tek ele alındıklarında barışsever olarak bilinmekle birlikte,
kitle içerisine girdiklerinde davranışları ilkel insanlarınkine benzer.
Çevrelerine uyum sağlayamazlar, yaptıklarının sonuçlarından utanmazlar ve
pişmanlık duymazlar. İçinde bulundukları kitleden güç alırlar. Çok rahat yalan
söylerler, kural tanımazlar, kolaylıkla kavga çıkarabilirler ve
karşılarındakilerin ölümlerine yol açabilecek zararlar verirler. En dehşet
verici olan nokta ise, yaptıklarının bilincindedirler.
Heysel Faciası ile uyanan çağdaş
dünya holiganizme engel olmak için ciddi önlemler alma yoluna gitti. Avrupa
Konseyi, 19 Ağustos 1985’te Sportif Karşılaşmalarda Özellikle Futbol Maçlarında
Seyircilerin Şiddet Gösterileri ve Taşkınlıklarına Dair Avrupa Sözleşmesini
imzaladı. FIFA ile ortak çalışmalar yürüten çağdaş ülkelerde seyirci şiddeti
yok denecek kadar azaldı. Bugün, uygar ülkelerin stadyumlarında futbol maçları
şölen ve eğlence havasında geçmekte, futbol sosyal bir etkinlik olarak
görülmektedir.
Heysel Faciası sonrasında çağdaş
ülkelerde görülen gelişmeler, ne yazık ki, Türkiye’de görülemedi. Hatta,
1980’li yılların ikinci yarısından sonra ciddi derecede arttı. Maçlardan önce
randevulaşan holigan grupların çivili sopa, satır, döner bıçağı gibi öldürücü
cisimler kullanarak birbirileriyle kavga ettikleri görülmeye başlandı. Hakem ve
oyunculara bıçak, pet şişe ve madeni paralar atılması, son derece seviyesiz
sözcükler içeren tezahüratlar yapılması, tribünlerdeki taraftarların
birbirlerine saldırması veya yabancı cisimler atması gibi düşündürücü olaylar
gittikçe sıklaştı.
Siyasi liderler sorunu gözardı
etmeyi yeğledi; bazı kulüp yöneticileri holigan grupları kendileri lehine
tezahürat yaptırmak için kullandı; medya holigan davranışlara gereğinden fazla
yer vererek dengesi bozuk insanları farkında olmadan holiganizme özendirdi;
emniyet güçleri gözaltına aldıkları holiganları serbest bırakarak caydırıcı
olmayı başaramadı. 28 Nisan 2004 tarihinde ‘Spor Müsabakalarında Şiddet ve
Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun’ yürürlüğe konsa da, fark yaratacak bir
kazanım sağlanamadı. Holiganizm o derece rahatsızlık verici bir boyuta ulaştı
ki, bilinçli futbolseverler stadyumları terk etme yolunu seçtiler. Zira, Türk
futbolunda ne tat kaldı, ne de tuz…
Passolig Kart Uygulaması Soruna Çözüm Getirebilir mi?
19 Nisan 2014 tarihinde yürürlüğe
giren Passolig Kart uygulaması Türk futbol dünyasında holiganizme karşı alınan
ilk önemli önleyici tedbir olarak göze çarpıyor. Her ne kadar uygulama ilk
yürürlüğe konduğunda, Gezi Olayı’nın etkisiyle tepkiyle karşılanmış olsa da,
zamanla futbolseverler tarafından benimsendi; taraftar kartı üye sayısı 1,5
milyona yaklaştı. Passolig Kart, yürürlüğe konduğu dönemdeki siyasi ve sosyal
ortamdan soyutlanarak değerlendirilmelidir. Şöyle ki, son bir buçuk yıl
içerisinde stadyumlarımızda görülen şiddet olaylarının azaldığı inkar edilemez
bir gerçektir. Sistemin işleyişinde aksaklıklar olduğu düşünülüyorsa,
uygulamayı kaldırma yerine yeniden yapılandırma yoluna gidilmesinin yerinde
olacağı kanısındayım. Zira, taraftar kartı uygulamasının kaldırılması
holiganları rahatlatacak ve stadyumlar yeniden şiddet ve huzursuzluk ile
dolacaktır. Demokrasinin beşiği olarak görülen İngiltere, yıllar önce benzer
bir uygulamayı devreye sokarak holiganizme karşı büyük bir başarı elde etti.
Ülkemizdeki uygulamadan farklı olarak, İngiltere Futbol Ligi’nde taraftar kartı
bir banka tarafından değil, kulüpler tarafından veriliyor.
Kayserispor-Sivasspor maçından
itibaren futbolumuzda can kaybı ve yaralanmalara neden olan birçok olay meydana
gelse de holiganizm geçici önlem ve yaptırımlarla geçiştirildi, üzerine
gidilmedi. Taraftar Kartı uygulaması, Türk futbol dünyasını çağdaş ve uygar bir
çevreye kavuşturma sürecinin parçalarından birisi olarak göze çarpıyor.
Passolig, çağdaş bir futbol ortamı oluşturma hedefine yönelik ufak ama önemli
bir adımdır. Fiziksel şiddetin çözümünün ardından yeni önlemler geliştirerek
sözel şiddete odaklanılmalı, stadyumlara konulacak kameralar aracılığıyla küfür
ve argo ifadeler içeren tezahüratlar yapan grupların stadyumlara girişi
engellenmelidir. Zira, tribünlerimizdeki ortam hala daha Türk futbolunun
geleceğini tehdit eder noktadadır. Türk futbolunu geliştirmek ve başarılı
günlerine geri döndürmek için terbiyeli ve uygar bir seyirci kitlesi
yetiştirmek zorundayız.
- Kaynak: Futbol
Olgusu ve Futbolda Asayiş Yönetimi, Ferhat Demir, 2005, Ankara Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü
Yayın Tarihi: 15 Ekim
2015
Yayın Ortamı: İndigo
Dergisi
http://indigodergisi.com/2015/10/passolig-kart-zeytin-dali-mi-dikenli-tel-mi/