2014 Dünya Kupası Sona Erdi...

13 Temmuz’da oynanan final maçı sonrasında yirminci dünya kupası sona erdi. Bir ay boyunca yüz milyonlarca sporsever hergün stadyumlarda, televizyonlarının başında bu güzel heyecana ortak oldu; sevindi, üzüldü, coştu, ağladı… 2014 Dünya Şampiyonluğu’nu Almanya kazandı. Arjantin Dünya İkincisi, Hollanda Dünya Üçüncüsü oldu. Kolombiya, En Centilmen Takım Ödülü’nü kazandı. Arjantinli Lionel Messi şampiyonanın en başarılı oyuncusu seçilerek Altın Top Ödülü’nü; Kolombiyalı James Rodriguez şampiyonanın en çok gol atan oyuncusu olarak Altın Ayakkabı Ödülü’nü, Alman kaleci Manuel Neuer şampiyonanın en iyi kalecisi seçilerek Altın Eldiven Ödülü’nü, Fransız Paul Pogba En İyi Genç Oyuncu Ödülü’nü aldı.
Şampiyonanın başından sonuna kadar en istikrarlı görünen takım Almanya’ydı. Almanya, oturmuş kadrosu ve oyun sistemi ile favorilerden biri olarak geldiği Brezilya’dan Dünya Şampiyonu ünvanıyla ülkesine geri döndü. Bu başarıdaki en büyük pay, bu kadroyu yetiştiren ve kuran adam olarak, Joachim Löw’ündür. Almanya; disiplinli, kolektif, yüksek fizik gücüne dayanan oyun anlayışına Özil, Götze gibi oyuncuların yüksek teknik becerilerini de ekleyerek haklı bir şampiyonluk kazandı.
Şampiyon Almanya dışında takdiri hakeden bir başka takım da Kolombiya’ydı. Göze hoş gelen, yüksek tempolu, kolektif açıdan parlak bir futbol anlayışıyla mücadele eden Kolombiya, genç yıldız James Rodriguez’in önderliğinde futbolseverlere futbol adına çok zevkli sahneler yaşattılar. Dünya’nın en iyi santraforu Radamel Falcao’nun 2014 yılı başında yaşadığı ağır sakatlık nedeniyle Dünya Kupası’nda yer alamaması Kolombiya için büyük bir şanssızlık oldu. Falcao ve Rodriguez’in birarada oynaması durumunda Kolombiya finale kadar gelebilir, Dünya Şampiyonluğunu bile kazanabilirdi.
Dünyanın en büyük futbol ekollerinden birisi olan ev sahibi Brezilya elindeki kadronun zayıflığını fark edemeyen teknik direktör Felipe Scolari’nin taktik hatasının kurbanı oldu ve yarı finalde tarihinin en büyük şokunu yaşadı. Futbolun önde gelen ülkeleri İtalya, İngiltere ve İspanya da ülkelerine hayal kırıklığı ile geri döndü. Şu gerçek bir kere daha görüldü ki, futbolda ismi büyük olan değil, futbol sahasında oynayan kazanır. Sonucu oynanan futbolun kalitesi belirler…
22 yaşındaki genç yıldız James Rodriguez oynadığı futbol ile ışıl ışıl parlayarak, yediden yetmişe tüm futbolseverlere futbolun güzelliklerinden seçkin örnekler sundu. Hak ettiği Altın Top Ödülü’nü alamasa da, Altın Ayakkabı Ödülü ve geniş bir hayran kitlesiyle ile evine döndü. Önümüzdeki on yıl dünya futbolunun gündeminde en ön sırada olacağı süphesiz. Lionel Messi; 2010 Dünya Kupası’nda olduğu gibi 2014 Dünya Kupası’nda da yine hayal kırıklığı yarattı. Diego Armando Maradona ile kendisini karşılaştıran çevrelerin, Brezilya 2014’ten sonra, yanıldıklarını bir kere daha gördüklerine ve bu konuyu daha fazla gündeme getirmeyeceklerine inanıyorum.
Türkiye olarak, Brezilya 2014’te gördüğümüz tribün manzaraları bizim için büyük bir derstir. Tüm takımların taraftarları eğlence ve sevinç içerisinde, bir arada oturup birbirlerine karışarak futbolun etkileyici coşkusunu hep beraber yaşadılar. Ülkemizdeki tribün kültürü ve taraftarların spora bakışının dünya standartlarının son derece gerisinde olduğu çok açıktır. Devletin en üst kademesinden en alt kademesine kadar gerekli çalışmalar yapılmalı ve spor kültürümüzün spor dünyasının uygarlık seviyesine bir an önce ulaşması sağlanmalıdır. Bize yakışan, budur…
Yayın Tarihi: 14.07.2014
Yayın Ortamı: Spor Kritik (www.sporkritik.net)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder